KELOĞLAN VE DEV

 

Bir ülkede bir kasabada vardı. Bu kasabada bir kulübe vardı. Bu kulü­bede fakir bir genç ve onun annesi yaşadı. O çok akıllı bir gençti. Ama o çok tembeldi. O sadece yemek yedi ve bütün gün uyudu, insanlar ona Keloğlan dediler. Çünkü onun saçı yoktu.

Bir gün, Keloğlan çarşıya gitti. Keloğlan çarşıda bir adam gördü. Adam bağırdı ve bir şeyler söyledi, insanlar onu dinlediler. Keloğlan merak etti. Bu yüzden, adamı dinlemek istedi. Adam:
— Bir iş var. Bu iş için bir adam gerek. Yüz altın veriyorum. Kim bu işi istiyor, diye sordu.
Kimse bu işi istemedi. Keloğlan «Yüz altın çok iyi.» diye düşündü. Son­ra Keloğlan:
— Ben bu işi yapmak istiyorum, dedi. Adam Keloğlan’a baktı:
— Oğlum, bu iş senin için çok zor. Bu işi sadece akıllı, becerikli ve ce­sur adamlar yapıyor, dedi. Ama Keloğlan bu işi yapmak istedi, insanlar çok güldüler. Adam:
— Peki, o zaman bu işin senin. Ne zaman para istiyorsun? Şimdi mi, yoksa sonra mı? diye sordu. Keloğlan:
— Şimdi istiyorum. Çünkü ben benim anneme biraz para vermek istiyorum, dedi.

Keloğlan eve döndü. Onun annesi ile konuştu. Parayı verdi ve veda etti. Keloğlan adamları buldu. Daha sonra onlar hep birlikte hareket ettiler. Kervan iki gün yoldaydı. Üçüncü gün. Keloğlan yoruldu. Çünkü yolcu­luk çok zordu. Akşam oldu, hava karanlıktı. Kervan mola verdi. Keloğlar çok mutlu oldu, çünkü o biraz dinlenmek istedi, Bu arada, başkan:
— Keloğlan, şurada bir kuyu var. Sen onu görüyor musun, diye sordu Keloğlan:
— Evet, görüyorum. Ne oldu, diye sordu. Başkan:
— Şimdi sen oraya gidiyorsun. Sen korkak değilsin, değil mi, diye sordu. Keloğlan:
— Hayır, ben korkak değilim, dedi ve gitti.

Adamlar ona bir ip verdiler. Sonra Keloğlan aşağı indi. Keloğlan orada bir kapı gördü. Bir adam geldi. Adam Keloğlan’ı tuttu ve onu içeri aldı. Keloğlan ne oldu, anlamadı. Orada büyük bir bahçe vardı. Bu bahçede büyük bir saray vardı. Ayrıca orada çok güzel bir kız vardı. Kızın yanında bir adam vardı. Adam çok çirkindi. Çiçeklerin içinde bir tavus kuşu vardı.

Keloğlan onları izledi. Birden arkada çok yüksek bir ses duydu. Keloğ­lan döndü ve baktı. O zaman, Keloğlan kocaman bir dev gördü. Dev:

— Adem oğlu! Bana söyle! Hangisi daha güzel, diye sordu. Keloğlan önce çok korktu:
— Gönül ne seviyorsa, o güzeldir, dedi. Dev bu yanıtı çok sevdi. Ona tekrar sordu:
— Şu kız çok güzel, şu tavus kuşu çok hoş. Ama şu adam çok çirkini Şimdi ne diyorsun, diye sordu. Keloğlan yine cevap verdi:
— Gönül ne seviyorsa, o güzeldir, dedi. Dev bu cevabı yine çok sev­di. Sonra dev:
— Aferin, sen akıllı bir çocuksun, dedi. Dev, üç tane nar getirdi. Onları Keloğlan’a verdi:
— Sen bu narları al ve eve dön, dedi. Sonra dev gitti.

Keloğlan kapıya geldi. Kapıyı açtı. O anda bir kova gördü. Kervancılar su almak istediler. Keloğlan kovayı tuttu ve yukarı çıktı.

Kervancılar, Keloğlan’ı gördüler. Bu onlar için bir sürpriz oldu. Çünkü Keloğlan bir kurbandı. Su almak için bir kurban vermek gerekti. Başkan:
— Daha önce hiç kimse geri dönmedi. Evlat, sen nasıl geldin, diye sordu. Keloğlan güldü:
— Çok önemli değil, işte ben buradayım. Bu daha önemli, dedi. Onlar memlekete geri döndüler. Keloğlan eve gitti. Onun annesi onu
gördü ve ağladı. Çünkü kadın çok mutluydu.
Onlar önce yemek yediler, sonra Keloğlan bir nar aldı ve onu kesti. Narın içinde çok değerli mücevherler vardı. Keloğlan bu mücevherleri sat­tı. Onlar çok zengin oldular. Onlar çok mutlu bir hayat yaşadılar.

Словарь

kasaba – поселок
kulübe – изба
tembel – ленивый
kel – лысый
dev – великан

çarşı – рынок
merak etmek – интересоваться
gerek – нужно
becerikli – ловкий
ce­sur – смелый

veda etti – попрощаться
hareket etmek – двигаться, пускаться в путь
kervan – караван
yorulmak – уставать
yolculuk – путешествие
mola – привал, остановка
kuyu – колодец
korkak – трус

ip – веревка
aşağı – вниз
içeri – внутрь
saray – дворец
çirkin – уродливый
tavus kuşu – павлин

yüksek ses – громкий голос
kocaman – огромный
korkmak – бояться
gönül – сердце, душа
yanıt – ответ
Aferin! – Молодец!
nar – гранат

kova – ведро
yukarı – наверх
kurban – жертва
Evlat – сынок (обращение)
memleket – страна
ağlamak – плакать
kesmek – резать
değerli – ценный, дорогой
mücevherler – драгоценности
hayat — жизнь

Поделиться записью
Share on VKShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Pin on Pinterest

Оставить комментарий